ÇAĞIRGAN BABA

Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü Rahmetli Prof. Dr. İsmet Miroğlu ‘Bayburt Sancağı’ kitabında belgeleriyle kanıtladığı üzere Çağırgan Baba Gümüşhane Köse Kabaktepe Köyünden olup İran’ın Horasan şehrinden geldiği rivayet edilir. Köye geldiğinde “develerim nerede durursa orada ikamet edeceğim” der ve develerin durduğu yerde ikamet eder. Bugün ziyaret evi denilen yer Çağırgan Baba’nın konakladığı yerdir. Çağırgan Baba’nın kerametleri ve efsaneleri asırdan asıra süregelir. Köyde zaviyesi de vardır. Türbesi aynı köydedir. Çağırgan Baba'nın 17. yüzyılda Köse Kabaktepe Köyü’nde yaşadı. İsmet Miroğlu’nun kitabında anlattığı gibi; Çağırgan Baba Kabaktepe Köyü’ne yerleştikten sonra halkın iyiliğine çok önemli işler yaptığını, ancak onun yaptığı bu iyi işler bazılarının işine gelmediğini aktarıyor. Çağırgan Baba çok güçlü ve kuvvetli bir zat olmasının yanında çok da iyilikseverdi. Ancak onu çekemeyenler dönemin Şeyhülislamına şikâyet ederler. Bunun üzerine Çağırgan Baba İstanbul'a giderken hanımına 'Beni götürüyorlar ve ateşe atacaklar. Sen şu evin önündeki taşa dikkat et. Karataş terledikçe sen üzerine su dök' der. Çağırgan Baba'yı İstanbul’da fırına atarlar ve fırının ağzını kapatırlar. Hanımı karataş terledikçe taşa su dökermiş. Bir ara fırının ağzını açtıklarında Çağırgan Baba’nın bıyığının bir tarafından ter akıyor, diğer tarafından buz asılıyor. Bunun üzerine Çağırgan Baba'yı fırından çıkarırlar. Şeyhülislam pişman olur. Bunun üzerine köyün tapusunu Çağırgan Baba’ya verir. Çağırgan Baba’nın hanımına su döktürdüğü taşınn çevresinin beton duvarla çevrildiğini söyleyen Korkmaz, “Kaldığı ev de 1984 yılında torunları tarafından restore edilerek düşmanlara karşı kullandığı ardıç ağacından topuzu da aynı evde koruma altına alındı.